Gesi bağları türküsünün hikayesi nedir?
Selda Bağcan’ın canımızdan can alan o unutulmaz yorumu, belki de hepimizin hayatında bir kez ağlamamak için zor durarak dinlediği Gesi Bağları türküsünün bu kadar unutulmaz bir hale gelişine en büyük katkıyı yapmıştır. Anadolu’nun acı dolu hikayelerinin şarkılaştırılması ile ortaya çıkan eşsiz türkülerimizden biri olan Gesi Bağları’nın diğer yüzüne baktığınızda ve şarkıyı bir kez de hikâyesini bilerek dinlediğinizde eminiz ki hem unutulmaz yorumları hem de hikayesiyle çok daha anlamlı bir hal alacak.
Gesi Bağları türküsünün hikayesi
Gesi Bağları türküsünün arkasında yer alan hikaye, ggenç bir kızı anne ve babasına olan özlemini anlatmaktadır. Kayseri ilinin Melikgazi ilçesinde yer alan Gesi kasabasından çıkan bu türkünün yazılmasına vesile olan ve her dinlediğimizde iç çekme garantisi veren o hikaye ise şöyle:
Anadolu’da anne ve babası ile yaşayan genç bir kız Kayseri’nin Gesi kasabasına gelin olarak gider. Zamanın şartları el vermediğinden, biraz da bu isteği karşılıksız kaldığından genç kız evlendikten sonra anne ve babası ile görüşemez hale gelir. Ne gidebilir, ne de götüren vardır. Ailesine duyduğu özlem genç kızın kalbinde bir ateşe dönmeye başlar. Evi, annesi, babası ve çocukluğu burnunda tütmektedir. Bütün bu keder ve üzüntünün yanında genç kızın kocası da vurdumduymaz ve gamsız biridir, genç kızla asla ilgilenmemektedir. Üstelik genç kızın kayınvalidesi de tam bir kayınvalidedir ve kıza kötü davranmaktadır. Genç kızın hayatı kayınvalidesinin kötülükleri, kocasının ilgisizliği ve ailesine duyduğu özlem ile geçip gitmeye başlar.
Gel zaman git zaman, genç gelinin bir de çocuğu olur. Annesine, babasına, hayatına ve çocukluğuna duyduğu o özlemi canından can olan çocuğu ile avutmaya çalışır ancak nafiledir. Her geçen gün anne özlemi daha da artmakta, genç kızı adeta içeriden öldürmektedir. Aradan aylar, yıllar geçer ve genç kız bir gün annesinin ölüm haberini alır. Olduğu yerde hayatı başına yıkılan gelin, oturduğu yerde hem ağlamaya hem de tüm acısını, kederini aktarır gibi şu sözleri söylemeye başlar:
Gesi bağlarında dolanıyorum
Yitirdim yârimi aman aranıyorum
Bir çift selamına güveniyorum
Gel otur yanıma hallerimi söyleyim
Halımdan bilmiyor ben o yâri neyleyim
Gesi bağlarında üç top gülüm var
Hey Allahtan korkmaz sana bana ölüm var
Ölüm varsa bu dünyada zulüm var
Atma garip anam beni dağlar ardına
Kimseler yanmasın anam yansın derdime
Gesi bağları türküsü aslında bir şiir olarak dökülmüştü dudaklardan. Zaman içinde bu acı ve kederin bir timsali olan sesler, enstrümanlar eşlik etti o türküye. Belki genç kız annesini bir daha göremedi bu hayatta ama, ne kayınvalidesi susturabildi onu artık ne de kocası. Zamanı aşıp gelen o ses, bugün bile milyonlarca kişinin geçmiş bir hayatı anlamasına, onunla birlikte olup derdini paylaşmasına yardım ediyor.