Biyografi

Zülfü Livaneli kimdir? Zülfü Livaneli hayatı ve yazıları

Ülkemizden yetişmiş birçok sanatçı vardır. Topraklarımız fiziki olarak bereketli olduğu kadar, ruhani olarak da bereketlidir. Türk toplumunun yapısında yetişmiş ve kendini geliştirmiş, her biri bir sanat dalında dünya çapında ün kazanmış bu nadide insanları tanımak da bu nedenle önemlidir. Bu gibi önemli sanatçılarımızdan biri olan Zülfü Livaneli ise tek bir sanat dalında değil, birden fazla sanat dalında hem yetenekli hem de kendini geliştirmiş bir isim.

Zülfü Livaneli kimdir?

Zülfü Livaneli ya da tam adı ile Ömer Zülfü Livaneli, 20 Haziran 1946 tarihinde Konya’nın Ilgın ilçesinde dünyaya gelmiştir. Türk müzisyen, senarist, politikacı, yazar ve film yönetmeni olan Zülfü Livaneli Mustafa Sabri Bey ve Şükriye Hanım’ın 4 çocuğundan biri olarak dünyaya gelmiştir. Henüz çocukluk yaşlarında teyzesi ve eniştesinden aldığı dersler ile balama çalmayı öğrenen Zülfü Livaneli, daha sonra okulunu bitirmesi ile birlikte müziğe yönelerek yurtdışına çıktı. ABD Fairfax Konservatuarı’nı bitirdi. 1964 yılında Ülker Tunçay le evlendi. Dünyaca ünlü isimler ile birlikte çalışan Zülfü Livaneli, 19 Mayıs 1997, tarihinde 500 bin kişinin katılımı ile Türkiye tarihinin en kalabalık konserini gerçekleştirdi. Sanatçı olarak birden fazla kitap, 300’den fazla beste ve 30 film müziği yayınladı. Siyaset ile de ilgilenen Zülfü Livaneli, SHP ve CHP gibi partilerde görev aldı. bugün 76 yaşında olan Livaneli, sanat hayatına devam ediyor.

Zülfü Livaneli yazıları

Serenad, Mutluluk, Kardeşimin Hikayesi ve Konstantiniyye Oteli gibi eserleri ile bağdaştırılan Zülfü Livaneli, bugüne kadar pek çok eşsiz eserin altına imzasını atmış bir isimdir. İnsanlar tarafından daha çok merak edilen ise ünlü kitaplarından ziyade bir köşeye iliştirilmiş birer cevher olan Zülfü Livaneli yazılarıdır. En güzel ve en özel Zülfü Livaneli yazıları ise şunlardır:

Dünyayı güzellik kurtaracak, Bir insanı sevmekle başlayacak her şey…

Bir yerde kötülük varsa, oradaki herkes biraz suçludur.

– Aramızdaki temel fark ne, biliyor musun? Sen insanlara baktığın zaman üniformalar, bayraklar ve din görüyorsun!

+ Peki, sen ne görüyorsun bakalım? + İnsan, sadece insan. Seven, acı çeken, acıkan, üşüyen, korkan bir insan. Haklı olanı güçlü kılamadığımız için güçlü olanı haklı kılıyoruz…

Siyasetle ilgin olmadığını biliyorum ama yaşadığın dünyaya gözlerini bu kadar kapatmaya hakkın

Kıskanmayı bile unutmak. Onu mutlu eden herkesi ve her şeyi sevmek. O noktada sahiplenmek biter, saf aşk kalır.

Bir şeyler yapıyorum, yürüyorum, konuşuyorum, yemek yiyorum yani her zaman yaptığım işleri sürdürüyorum ama nasıl anlatsam, bir boşluk duygusu içinde. Sanki içimde derin bir hiçlik var.

İnsan hiç bir umut beslemediği zaman durumu kabullenebiliyor ama kapkara bulutlar arasından iğne ucu kadar kendini gösteren bir güneş ışını belirince bütün dünyası o ışığa bağlı oluyor…

Hayatın özü, büyük sırrı; olmazsa olmazı: Unutmak. Eğer unutmak diye bir şey olmasaydı, yaşam da olmazdı. İnsan, unutmadan hayatını sürdüremez.

Dünya bir penceredir, her gelen baktı geçti.

İnsanın en kötü yalanı, kendine karşı olandır.

Gerçek bilgi; okuldan değil, kitaptan edinilir.

Güçlünün tek bir isteği vardır: daha fazla güç!

Aşk, bir uçurum kıyısında gözü bağlı yürümektir.

Her iktidar öldürür! Kimi daha az, kimi daha çok.

Zalimlik bir tercih değil, yapılan işin gereğiydi.

İnsan yaşadığı gibi düşünür, düşündüğü gibi yaşar.

Varlığımın bir anlamı var mıydı ki, yokluğumun olsun?

Mutlu olabilmenin tek şartı “unutmayı” başarabilmektir.

Hem Müslüman, hem Yahudi, hem Katolik’tim. Yani insandım.

Varlık yokluktur, yokluk da varlık! Hepsi gören göze bağlı!

Hayatta anlamlı olan değerler parayla sahip olunamayanlardır.

Köpek ısırığının acısı geçici, insan ısırığınınki kalıcı olur!

Şeytan nedir? Kötülüğün nesidir? Sebebi midir, bahanesi midir?

Kısacası azizim, insan insan olarak yaşamalı, eşek eşek olarak.

Sözcükler bize, asıl söylemek istediklerimizi gizlemek için verilmiştir.

Eskiden köleler hiç olmazsa ayaklarına geçirilen prangaların farkındalardı. Şimdikiler zincirlerini bile göremiyorlar.

Müzik, edebiyat gibi duyguları anlatmıyor, bizzat yaşatmak amacını güdüyordu. Bu da işe yaramaz bir şeydi, çünkü benim duyguları yaşamaya değil öğrenmeye ihtiyacım vardı.

Yorum yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bunları da beğenebilirsin

Biyografi

İslam Memiş kimdir, Altın ve Para Piyasaları Uzmanı İslam Memiş aslen nereli?

Altın ve Para Piyasaları Uzmanı İslam Memiş, köşe yazarlığı ile ve kendi YouTube kanalı üzerinden ekonomi yorumları yapıyor. Asıl işi
Biyografi

İlhan İrem’in şarkıları nelerdir?

Bir dönemin en popüler sanatçılarından bir tanesi olan İlham İrem’in şarkıları pek çok farklı günde gündeme gelmektedir. Dinleti seviyesi bir