Petra antik kenti nerede bulunmaktadır? İnsanlık tarihinin en gizemli kayıp kenti olan Petra hakkında bilgiler
Yeryüzü insanoğlunun yaptığı eserlerle dolup taşmış bir yerdir. İlk insandan günümüze kadar pek çok esere imza atılmıştır. İçlerinden bazıları ise çok önemli bir konumda yer almaktadır. Değişen dünyaya rağmen hala ayakta kalabilen ve dünyanın harikaları arasında yer alan bu gizemli yapılar ilk başta unutulmuş olsa da zamanla tekrardan bulunmuş ve gerçek değerleri keşfedilmiştir. Örneğin Göbeklitepe bu konuya dair verilebilecek en güzel örneklerden birisidir. Tarihi 12 bin yıl öncesine dayanan bu gizemli yapı geçtiğimiz son 10 yılda önemi keşfedilmiş ve kazılmaya başlanmıştır. Daha önceleri bir sır olan bu gizemli yapı insanlık tarihi açısından çok önemli bulguları içermekteydi. Dünyaya ve insanlığa ait bilinen pek çok doğruyu tersine çeviren bu yer haricinde yeryüzünde daha pek çok yapı bulunmaktadır. Bu yapıların en önemli ve ortak özellikleri şöyle sıralanabilir.
- Günümüzde hala sapasağlam ve ayakta durmaları,
- Hala tam manasıyla çözülememiş olmaları,
- İnsanlık tarihini yeniden yazmaları,
- Nasıl inşa edildiklerinin hala çözümlenmemiş olmaları,
- Pe çok sembol, figür ve yazıların bulunması,
Bu ve buna benzer daha pek çok ortak noktaları bulunan gizemli yapılar hiç kuşkusuz insanlık tarihi açısından son derece önem arz etmektedir. Yapılan pek çok araştırma soncunda dünyanın her bölgesinde çok gizemli yapıların bulunduğu tespit edilmiştir. Bu yapıların en şaşırtıcı özellikleri ise ortak sembolleri, figürleri ve düşünceleri kullanmış olmalarıdır. Örneğin Antik Sümer uygarlığında var olan bir figür Mezopotamya’dan binerce kilo metre uzaklıktaki Antik Maya uygarlığında görülebilmektedir. Bu gerçekten çok şaşkınlık verici bir durumdur. Çünkü o dönemin şartları, teknolojisi ve bulunan coğrafyalar birbirinden tamamen kopuk durumdaydı. Ancak bu duruma rağmen pek çok ortak sembolü görebilmekteyiz.
Petra antik kenti nerede bulunmaktadır?
Petra antik kenti taşların arasında oyulmuş ve tarihin görüp görebileceği en eşsiz taş işçiliğinin olduğu yerdir. Yüksekliği 10 apartman boyunda olan eşsiz yapılarıyla Petra kenti, günümüzden binlerce yıl öncesine dayanan bir kenttir. Ürdün bölgesinde bulunan bu eşsiz kent bedevi Arap toplulukları tarafından yapıldığı düşünülmektedir. Dünyanın yedi harikası arasında kendisine yer bulan bu eşsiz kent yukardan aşağıya doğru yapılmış bir kentti. Pek çok özelliği ile dikkatleri üzerine çeken Petra antik kenti zamanla unutulmuş bir yer olmuştu. Halkının çok kötülük işlediğinden helak edildiğine inanılan bu yer genellikle uğursuz bir yer olarak anılmış ve aradan geçen zamanda tamamen unutulup gitmişti. Ancak geçtiğimiz yıllarda tekrardan keşfedilen bu gizemli kent şuanda milyonlarca turisti kendisine çekmeyi başarmıştır.
Petra antik kentini kimler ne amaçla yapmıştır?
Petra antik kenti bedevi Arap topluluklarından olan Nebatiler tarafından yapılmıştır. Taşların arasında oyularak yapılan bu eşsiz kent bilinen tüm şehirlerden çok farklıdır. Özellikle inşaatı belki de dünyada eşi benzeri olmayan bir sistemle yapılmıştır. Çünkü Petra antik kenti yapılırken yukarından aşağıya doğru inşa edilmiştir. Bu özelliği ile diğer tüm yapılardan tamamen ayrılmaktadır. Bunun yanı sıra bulunduğu bölge ticaret yollarının tam üzerinde olduğu için Nebati krallığının çok zenginleşmesini sağlamıştır. Güneşin ışıklarını aldığı ilk andan itibaren birden fazla renge bürünebilen bu antik şehrin ne amaçla yapıldığı hala tam olarak belirlenmiş değildir. Bu konuyla alakalı pek çok iddia bulunsa da hiçbiri kesin delillerle kanıtlanmamıştır.
Petra antik kentini kim buldu?
Petra antik kenti milattan önceki devirlere tarihlenen bir yerdir. Yapıldıktan sonra uzun süreler Nebati krallığının başkenti olmuştur. Ancak zamanla bölgede depremlerin artması, binaların yıkılması ve su kaynaklarının bitme noktasına gelmesiyle insanlar bu kenti terk etmiş ve Petra antik kenti zamanla unutulmuş bir yer haline geldir. Petra antik kenti 1812 yılında İsviçreli Kâşif Johann Ludwig Burckhardt tarafından tekrar keşfedilene kadar uzun süre kayıp bir şehir olarak kalmıştır. Ancak 1812 yılından itibaren keşfedilen bu eşsiz yer zamanla pek çok araştırmaya konu olmuştur. Yapılan araştırmalar neticesinde şehrin çok uzun yıllar öncesine ait olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca pek çok özelliği ile diğer bilinen pek çok antik şehre hiç benzememektedir. Gün içerisinde birden farklı renge bürünebilen bu yapının nasıl yapıldığı hala bir muamma olarak sırrını korumaktadır. Bedevi Araplardan olan Nebatilerin bu yapıyı nasıl inşa ettikleri hala çözülememiştir.
Yapılan arkeolojik kazılar sonucunda yapının hemen altında kral mezarının olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca pek çok sembol, yazı ve betimlemelerle dikkatleri üzerine çekmektedir. Petra antik kentini inşa edenlerin çok ileri bir taş işleme sanatına sahip oldukları aşikârdır. Çünkü yapılan araştırmalar bu yapının diğer yapılardan tamamen farklı olduğunu ortaya çıkarmıştır. Bu farklılık bulunan coğrafyadan da çok etkilenmiştir. Öyle ki Petra antik şehrinin bulunduğu yer Mars gezegeninin yüzeyine en çok benzeyen yerdir. Hatta Marslı filminin çekimleri de bu bölgede çekilmiştir.
Petra antik kentinin nüfusu ve temel geçim kaynağı nedir?
Petra antik kentinin bulunduğu coğrafya tarıma çok elverişli bir bölge değildir. Su kaynaklarının da çok az olması bölgedeki halkın ticaretle uğraşmasına neden olmuştur. Ticaret yollarının da tam üstünde yer alan bu muazzam şehir ticaret gelirleriyle zamanla çok zenginleşmiş ve gelişmiş bir şehre dönüşmüştür. Yapılan arkeolojik kazılar ve çalışmalar sonucunda şehir nüfusunun ortalama olarak 20 ile 30 bin kişi olduğu tahmin edilmektedir. Ancak zamanla depremlerin meydana gelmesi, su kaynaklarının çekilmesi ve kuraklığın etkisini çok fazla göstermesi nedeniyle Petra antik kenti yalnızlığa terk edilmiştir.
Petra antik kenti hakkında genel bilgiler
Petra antik kenti eşsiz görüntüsü, mimarisi ve işçiliği ile dünyada eşi benzeri bulunmayan nadir inşalardan birisidir. Öyle ki 1985 yılında ‘insanlığın en mükemmel kültürel özelliklerini barındıran bir miras’ olarak nitelendirilmiştir. Petra antik kentinin bu şekilde nitelendirilmesi hiç kuşkusuz tüm yapılardan farklı olmasıyla alakalıdır. UNESCO Dünya Mirası Listesine dâhil edilen Petra antik kenti 2007’den beridir dünyanın yedi harikasından biri olarak kabul edilmektedir. Petra antik kenti aynı zamanda Peru’daki Machu Picchu’nun kardeş şehri olmuştur. Dev kayaların oyulmasıyla yapılan bu eşsiz yapının nasıl oluştuğu herkesin kafasını karıştırmaktadır. Çünkü kusursuz mimarisi ile dikkat çeken Petra kenti içerisinde pek çok eseri de barındırmaktadır. Yapılan pek çok arkeolojik kazıda Petra antik kentinin Nebatiler dışında farklı milletlere de ev sahipliği yaptığı tespit edilmiştir. Özellikle Roma imparatorluğunun bölgeyi işgal etmesiyle Romalıların eline geçen Petra pek çok milletin ortak izlerini taşımaktadır.
Seyredin: PETRA ANTİK KENTİ ve GİZEMLİ ÖYKÜSÜ
Binlerce yıldır ayakta duran bu yapı çok az hasar aldığından günümüze kadar korunan en nadir yapılardan birisidir. Bilim dünyası bu gizemli yapının nasıl yapıldığını araştırırken bu kentin yukarıdan aşağıya doğru yapıldığını tespit etmiştir. Bu gerçekten de çok hayret verici bir durumdur. Çünkü binaların yüksekliği günümüzde 10 katlı binalara eşdeğerdir. Üstelik birbiriyle çok uyumlu binalar, amfi tiyatrolar, tüneller ve buna benzer daha pek çok yapı inşa edilmiştir. Tüm bunları yapmak için çok ileri bir teknolojiye ve aletlere ihtiyaç duyulmaktadır. Ancak yapılan kazılarda bu ve buna benzer hiçbir alete rastlanılmadı. Günümüzde milyonlarca turisti kendisine çeken Petra antik kenti hala sırrı çözülemeyen nadir inşalardandır.