Eğitim

Yazı yazmaya başlamak için ne yapmalı?

Her şeyin bir başlangıç anı vardır. En zor an yazmaya başlama anıdır. O ilk sözcükleri yazmaya oturana kadar türlü çeşitli bahaneler bulunur. Dur bir kahve koyayım, aa bulaşık makinesini boşaltmamışım, hava çok güzel bir yürüyüş yapayım, yoruldum yahu biraz kestireyim derken yazmak için ayırabileceğim zamanın tamamını tükettiğiniz çok olur. Geriye dönüp baktığınızda başınıza gelenlerin seçimlerimden ibaret olduğunu görürsünüz. Bu seçimler de çoğunlukla eylemlerimle sonuçlanmış. Sonucu iyi olan seçimler yapabilmek için doğru soruları sormak gerektiğini idrak etmeniz gerekir.

Hayatınızın her alanında özellikle de yeri bir şeye başlıyorsanız doğru soruları sormak için zaman ayırmalısınız. Bu durum yazarken de geçerli. Yazmak uzun bir süreç. Bir hikayeyi yazarken zihnimizde uçuşan görüntüleri, sözleri kağıda dökeriz. Yazmaya başlarken bizi heyecanlandıran fikirden sapmamız, başka konulara dalmamız çok kolaydır. Bu nedenle yazmaya başlamadan önce kendinize bazı sorular sorup cevaplarını en az bir sayfa olacak şekilde netleştirmeniz çok önemli.

Her bir sorunun genellikle bir sayfalık kompozisyondan oluşan bir cevap kağıdı bulunur. Bu cevapları hep gözünüzün önünde, kolayca ulaşacağınız bir yerde tutun. Siz kendiniz için size anlam ifade eden kendinizce doğru soruları da kendinize sorabilirsiniz. Peki nedir bu sorular?

İlk soru: Ne anlatmak istiyoruz?

Bir yazarın hayatı ya yazarak ya da ne yazacağını düşünerek geçer. Bazen fikirler zihninize hücum eder. Aralarından seçim yapmak çok zor hale gelir. İster akrabalarınızdan duyduğunuz bir hikâyeyi, ister kendi başınızdan geçen olayları anlatın. Önemli olan anlatacağınız fikrin sizi yataktan kaldırıp çalışma alanınıza yönlendirecek kadar güçlü olmasıdır. Heyecanımı artıran, yazmak için coşku veren fikrin; anlatmanız gereken konu olduğunu bilmelisiniz. Neyi anlatacağınız konusunda bir karmaşa yaşamanız durumunda sezgileriniz size doğru yolu gösterecektir.

Fikrinizi bulduğunuzda önce bir heyecan gelir genellikle. Bir an önce yazıp bitirme isteğiyle dolup taşarsınız. Ama yazmaya başlamadan önce düşünüp cevabını incelikle vermek gereken çok önemli bir soru var.

Bu hikayeyi neden anlatmak istiyorsunuz?

İşte ikinci soru: Bu hikayeyi neden anlatmak istiyorsunuz? Bulduğunuz bu fikrin hikayeye dönüşmesi; okura, izleyiciye ve en önemlisi size ne kazandıracak? Bu hikaye hangi insanlık gerçeğini anlamamıza yardımcı olacak? Siz de kendinize bulduğunuz fikir ile ilgili neden sorusunu mutlaka sorun. Bu soruya vereceğiniz cevap, anlatmak istediğiniz fikri kâğıda dökerken en çok göz atacağınız yol haritanız olacaktır. Hatta hikayenizi ete kemiğe büründürerek karakterlerinize bile hayat verecektir. Yazmaya dair gerekçeniz ne kadar kuvvetli olursa fikrinizin kitap haline gelmesi ve okurunuzun gözlerinde hayat bulması o kadar kolay olacaktır. Romanlar, filmler ve öyküler asıl itibariyle bir hikaye fikrinden doğan ve kurgudan oluşan uzun metinlerdir. Bunun yanında hikayeler, gerçeklerden de beslenir. Kurguyu bir kenara bırakıp gerçekleri aktarmak hikayenizi okunur, izlenir kılmanızın önünde bir engel oluşturacaktır.

Gerçek bir olayı mı anlatacağız?

İşte tam burada üçüncü soru geliyor. Gerçek bir olayı mı anlatacağız? Salt gerçeklerden beslenen hikayeler genellikle sıkıcı bulunur. Gerçeklerle süsleyeceğiniz bir kurgu, hikayenizi daha ilgi çekici hale getirecektir. Unutmayın; gazeteci değil yazarsınız. Ünlü Rus yazar Çehov’un bu konuda yol gösteren güzel bir sözü var; “Hiç bir zaman hayattan alınanı olduğu gibi yazmadım. Belleğim her şeyi eleyinceye, yalnız tipik olanı, önemli olanı kendisinde tutuncaya kadar bekledim.” Anlatacağınız hikayenin gerçek hayattan alınmasında bir sakınca yok. Çehov’un yaptığı gibi dışarıdan gözlemlediklerinizi zihninizde, kalbinizde eritmek; özgün bir hikaye çıkarmanıza yardımcı olacaktır. 90 dakikalık bir sinema filminin senaryosunda ortalama 20.000 sözcük bulunur.

Eğer bir roman yazıyorsanız hikâyenizin roman ölçütlerinde kabul görmesi için metninizin 80 ila 100 bin sözcük arasında olması gerekir. 20 binden fazla 80 binden az sözcük içeren metinlere Novella dendiğini yeri gelmişken söyleyelim. 20 binden az sözcüğe sahip metinlere de uzun öykü denir.

Yazı yazmak
Yazı yazmak

Anlatacağınız hikâye 100.000 sözcük içerir mi?

Dördüncü sorumuz metninizdeki sözcük sayısı ile ilgili. Çoğu yazar bir roman yazmak için yola çıkar ama çoğunlukla eline nur topu gibi bir novella doğar. Yedinci Halka asıl itibariyle bir Novella. Anlatmak istediğiniz asıl konu çekirdek hali ile genellikle 100 bin sözcük içermez. Art öyküler ve yan hikayeler burada işimize çok yarıyor. Anlatacağınız fikre ekleyeceğiniz Art öykü ve yan hikayeler metninizin zenginleşmesine yardım edecektir. Art öykü denilince akla genellikle yan hikayeler gelir ama art öykü aslında hikâye başlamadan önce olanlar ile ilgilidir. Hikayenizde kullanmasanız bile hikâyenizin anlattığı dönemden önceki her şeyi bilmek işinize düşündüğünüzden fazla yarayacaktır. Buna karakterlerinizin hikâyeniz başlamadan önceki hayatları da dâhil. Hatta belki karakterlerinizin atalarının yaşam koşullarını, alışkanlıklarını, heyecanlarını ve üzüntülerini bile bilmeniz gerekebilir. Bütün bunlar hikayenize inandırıcılık sağlayacaktır. Art öyküyü ne kadar iyi bilirseniz hikayeniz o kadar sağlam bir temel üzerinde yükselir. Ana hikâyenizi destekleyecek yan hikâyeler bulmak hikayenizin iskeleti ile kaslarını sağlam bağlarla birbirine bağlayacaktır. Çağdaş romanlarda yan hikâyeler oldukça fazla kullanılıyor. Önemli olan bulduğunuz yan hikâyelerin ana hikayenize hizmet edip etmediğidir.

Hikâyenizi ilerletmeyen ya da anlatmak istediğiniz konuyu anlatmanıza fayda sağlamayan yan hikâyelerin metninize girmesine izin vermeyin. Yan hikâyeleri olaylara çelişki ve heyecan katmak, bilmeceleri çözmek ya da karakterlerinizle ilgili daha fazla ayrıntı vermek için bir araç olarak görün. Yan hikayeler ile ilgili bilmeniz gereken çok önemli bir kural var. Metninize dahil ettiğiniz bütün yan hikâyelerin kitabınızın sonunda bir finale bağlanmış olması şarttır. Bütün hikayelerin bir ana fikri olmak zorundadır. Bu da bizi yazmaya başlamadan önce kendime sorduğum oldukça önemli ve son soruya getiriyor.

Yazmaya niyetlendiğiniz hikâyeyi tek cümlede özetleyebilir misiniz?

Düşünün ve tek bir cümle ile yanıtlamaya çalışın. Sizin hikâyenizin ana fikri nedir? Fikrinizi özetleyecek o vurucu cümle, aynı zamanda yazma yolculuğunuz boyunca yürüyeceğiniz yolu aydınlatacaktır. Tek cümle ile hikayenizde anlatmak istediğiniz fikrin mümkün olan en sade versiyonunu ya da kilit olayını anlatabilmelisiniz. Bütün bu soruları kendiniz sorup tatmin edici cevaplar alsanız da yazmaya başlamanız için henüz erken. Sırada hikaye ile ilgili vermem gereken önemli kararlar var. Hikayemin üslubunu, akışını etkileyecek kararlarımı verebilmek için de kendinize sorular sorunuz.

Yorum yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bunları da beğenebilirsin

Eğitim

o7 anlamı nedir ve ne için kullanılır?

Günlük hayatta pek çok işaretin ve sembolün birçok anlamı bulunmaktadır. Bazı şeyleri uzun uzun yazmak yerine onları kısaltılmış ifadeler ile
Eğitim

Dil bölümü meslekleri nelerdir? Dil bölümü mesleklerinin maaşları

Lise döneminde pek çok öğrenci ileride yapmak istediği meslekle ilgili fikir ve bilgi sahibi olmaya çalışıyor. Bu nedenle lise dönemlerinde