Beyaz Giyme Toz Olur türküsünün hikayesi nedir? Beyaz Giyme Toz Olur sözleri
Bolu yöresinin türküsü olan Beyaz Giyme Toz Olur, yediden yetmişe herkesin bir kez de olsa dinlemiş olduğu bir türküdür. Ege sahillerine yaşayan bir ailenin Bolu’ya yerleşmesinden sonra yaşadıklarını anlatan bu türkü, özellikle “Söz” dizisinde seslendirildikten sonra ününü bayağı bir arttırmış durumda. Bu yazımızda sizlere, beyaz Giyme Toz Olur türküsünün sözlerinden ve hikayesinden bahsedeceğiz.
Beyaz Giyme Toz Olur sözleri
Beyaz Giyme Toz Olur türküsünün hikayesi
Ege sahillerinde yaşayan ve düşman işgaline maruz kalmış ilimizden Bolu’ya taşınan bir ailenin 3 kızı vardı. Nevriye, Cevriye ve Fevriye… Bu üç kız yetişmiş oldukları yörenin gelenek ve göreneklerini, yeni göç ettikleri Bolu’da da yaşatmaya çalışmaya başladılar. Ancak kendi yetiştikleri bölgenin gelenek ve görenekleri, Bolu halkının gelenek ve göreneklerine ters düşmektedir. Bolu halkı, bu üç kızı sürekli olarak eleştiriyor, fakat bu üç kız hiçbir zaman insanların dediklerine kulak asmıyorlardı. Ayrıca anne ve babalarından destek alan bu kızlar, her zaman kendi geleneklerine ve göreneklerine göre yaşamaya devam etmeye çalışıyorlardı.
Bolu’nun zengin kesiminden olan 3 evli genç adam, sürekli olarak bu kızların evlerine gider ve içkili alem yaparlardı. Bu yüzden de bu kızlara “kız kahbesi” denmeye başlandı. Kızların adının bu şekilde yayılmasından sonra da olaylar bir bir patlak vermeye başladı. O zamanın mahalle bekçileri, bulundukları bölgenin asayişi dışında, aynı zamanda mahallenin ırz ve namusunu da koruma görevini üstlenmişti. Kızların evlerine sürekli olarak giden 3 delikanlı da her akşam erken saatlerde kızların evlerine geçer ve sofralarını kuraralar. Sofranın kurulmasının ardından da bütün gece eğlenerek, felekten bir gece çalarlar.
Evdeki sohbetin koyulaşması ile beraber, mahalle bekçileri direkt olarak mahallediki caminin imamına haber verir. Daha sonra ise evi basan bekçi, imam ve mahalle azaları kapıyı kırarcasına çalmaya başlar. Eve gelen kişiler, kızların yanına gelmiş olan 3 delikanlıyı tanımamaktadır. Çünkü bu 3 kafadar, başka mahallenin oğlanlarıydı. Bu olayların gerçekleştiği esnada da zaptiyeye haber verilmişti. Evdeki 3 delikanlıdan bir tanesi ise bir şekilde aradan sıvışır ve ortadan kaybolur. Herkes üçüncü delikanlıyı aramaya başlar ama kendisinden hiçbir iz yoktur. Evi basan kişiler de 2 adamı ve 3 kızı alıp, kapı altına götürürler.
Üçüncü delikanlı, o kargaşa esnasında kendisini un kilerine atmıştır. Bu yüzden de pahalı siyah kıyafetleri, un yüzünden bembeyaz bir hale gelmiştir. Olayların yatışması ile birlike kendini dışarı atan bu adam, köpekler ile birlikte bir çiftlik evine girer. çiftlikte bulunan bir çift, adamın üstünü temizleyemez. Bu yüzden bu adam sabahın erken saatlerinde kendi evine gizlice girer. Çocuklarını görürü ve onlara sarılır. Daha sonra ise her şeyden sevdiği karısının yanına gider.
Aradan kısa bir süre geçer, eve gizlice gelen delikanlının da o akşam. kızların evine olduğu anlaşılır. Daha sonra ise zaptiye komutanları, o delikanlıyı da alır ve kapı altına götürür. Ardından da 3 kızın babası da gelir ve delikanlılar için “Onlar benim misafirimdi.” diyerek konuyu örtbas eder. Daha sonra ise evden ilk başta kaçan delikanlı ile eşinin ise birbirlerine sevgilerini kanıtlamak için bu türküyü söyledikleri dile getirilir.