Gaslighting nedir?
Amerika’nın en eski sözlük yayıncısı olan Merriam Webster, 2022 yılının kelimesi olarak “Gaslighting“i seçti. Söylenene göre bu terimi olan ilgi bir önceki yıla oranla yüzde 1740 oranında arttı. Peki nedir bu Gaslighting? Neden bu kadar çok aranıyor? Bir Gaslighting faili ya da kurbanı olup olmadığınızı nasıl anlarsınız?
Yılın her günü en sık aranan kelimelerden biri olan Gaslighting, kişinin kendi çıkarı için karşı tarafı kasıtlı olarak yanıltmasını, karşı tarafın kendinden şüphe etmesini sağlama çabasını tanımlıyor. Türkçe’de tam bir karşılığı yok. Bu yüzden bu yazıda mecburen İngilizcesini kullanacağız. Aslında Gaslighting bir tür psikolojik taciz. Çünkü bu tacizi yapan kişi karşı tarafın hafızasını, algısını, duygularını, düşüncelerini, değerlerini sorgulayarak ve yargılayarak karşı tarafın kendinden, kendi akıl sağlığından şüphe eder bir hale gelmesini sağlıyor.
İstismarcı bu şekilde karşı tarafın kafasını karıştırıyor. Karşı tarafın öz saygısını, öz güvenini düşürüyor ve bu şekilde kendine bağımlı hale getirerek onu daha kolay yönetiyor. Kelime, İngiliz oyun yazarı Patrik Hamilton’ın 1938 yılında yazdığı Gas Light yani Türkçesiyle Gaz Lambası isimli oyunundan geliyor. Daha sonra bu eserin sinema filmi de çekildi. Filmde karısını akıl hastanesine göndermeye çalışan manipülatif bir koca, bir gaz lambasının alevini yavaş ve istikrarlı bir şekilde kısmak da dahil olmak üzere evde çeşitli değişiklikler yaparak karısına aklını kaybettiğini düşündürmeye çalışıyor.
1969 yılında Lancet dergisinde yayınlanan bir makale, Gaslighting’in bir tür kötüye kullanım biçimi olduğunu ifade ederek bu terimin kullanımını daha da popüler hale getirdi. Gaslighting uygulayanlar bunu genellikle şu taktikleri kullanarak yapıyorlar. Efendim. En sık kullanılan taktiklerden bir tanesi karşı tarafın hafızasından şüphe ettirmesini sağlamak. Herhangi bir olayı ya da bir anıyı yanlış hatırladığınız iddia edebilirler. Ya da bu olayın aslında hiç yaşanmadığını söyleyebilirler. Bu şekilde kendi hafızanızdan şüphe edersiniz. Örneğin şu cümleleri kullanabilirler. “Hiç öyle bir şey yaşanmadı bir kere atma”, “Yanlış hatırlıyorsun ya yine uyduruyorsun“, “ya sende ciddi bir hafıza kaybı var bence bir doktora git bir baktır”. Bu arada parantez içinde belirteyim. Yani bu cümleleri kuran her kişi size Gaslighting için uyguluyor demek değildir. Çünkü beynimiz gerçekten de belli durumlarda sahte anılar üretebiliyor. Yani hafızamız aslında çok da güvenilir bir kaynak değil. En azından araştırmalar böyle gösteriyor.
Gaslighting’den şüphelenmek için daha fazlasına ihtiyacımız var
Karşı taraf kasıtlı bir biçimde sizi manipüle etmeye çalışmalı. Hatta belli durumlarda yalan söylemek, aşağılamak gibi başka taktikleri de kullanmalı. Efendim uyguladıkları bir diğer taktik sık sık yalan söylemek ya da olayları çarpıtmak. Ya da daha kibar bir ifadeyle geçmişi yeniden yazmak. Gaslighting uygulayan kişiler, hikayeleri kendi lehlerine olacak şekilde yeniden yazma eğilimindedir. Diyelim ki geçmişte bir tartışma sırasında sizi itekledi ve siz de ona bunu hatırlattınız. Bunu karşısında şunu söyleyebilir. “Hayır, yanlış hatırlıyorsun o olay öyle olmamıştı. O sırada senin ayağın tökezlemişti, düşecektin ben seni tutmaya çalıştım” diyebilir. Hatta kanıtlarınız olsa bile bu çarpıtmada ya da bu yalanda ısrar edebilir. Üçüncü en sık kullandıkları taktik önemsizleştirme ya da değersizleştirme. Düşüncelerinizi ya da duygularınızı, tepkilerinizi abartılı ya da yersiz bulduklarını sıklıkla ifade edebilirler. Tabii bu ifadeler karşı tarafın duygularını ya da ihtiyaçlarını değersizleştirir, önemsizleştirir, kötü hissettirir. Bunu nasıl yapar? Örneğin bir şekilde ihtiyaçlarınızı ya da kendi duygularınızı ifade ettiğinizde Amaan sen de abartıyorsun ya, sende aşırı hassasın, çok alıngansın. Abartıyorsun. O kadar da değil. Çok depresifsin, paranoyaksın. Bence bir psikoloğa görün, abartıyorsun, ilaç, milaç kullan, bu nedir ya? Gibi cümleler kullanabilir. Tabi yine parantez içinde belirtme ihtiyacı duyuyoruz. Bu cümleleri kullanan her kişi ille de size Gaslighting yapıyor demek değildir. Gaslighting yapan kişi bazen açık açık, bazen de üstü örtülü bir biçimde çeşitli eleştirilerle yargılamalarla, bazen hakaret boyutuna varan kelimelerle öz saygınızı ve öz değerinizi sorgulatacak duruma getirebilir.
Düşüncelerini dile getirirken sadece ben değil, herkes böyle düşünüyor diyebilir. Kimi zaman boyunuz, kilonuz, saçınız ya da dış görünüşünüz gibi fiziksel birtakım özelliklerinizi hakaret boyutunda eleştirebilir, kimi zaman eğitiminizi, kariyerinizi, yaptığınız işi küçümseyebilir, değersizleştirebilir, hatta başarılarınızı küçümseyebilir, kimi zaman genel tutumlarınız, tavırlarınız hakkında ya da kişiliğiniz hakkında bazı eleştirilerde bulunabilir, söylemlerde bulunabilir.
Örneğin. Aslında çok safsın, ne anlarsın ki zaten, sende nerede ne konuşacağını bilmiyorsun, patavatsızsın gibi söylemlerde bulunabilir. Bu eleştiri ve hakaretlerin ardından tabii bunlar her zaman böyle direkt olmayabilir. Şaka yollu bunları söyleyebilir, şaka yaptığını iddia edebilir. Ancak komik bir şaka, iki tarafı da güldürebilmeli. Eğer taraflardan bir tanesi bundan dolayı inciniyorsa, acı çekiyorsa bu çoğu zaman psikolojik bir şiddet göstergesidir.
Kullandıkları bir diğer taktik suçlamadır
Karşı tarafı suçlu hissettirme. İlişkinizin durumu ya da yaşanılanlar başınıza gelenlerle ilgili olarak sürekli sizi suçlayabilir. Hatta kendi başarısızlıklarının dahi sorumlusu olarak sizi gösterebilir. Bak gördün mü bana ne yaptırdın? Senin yüzünden oldu, senin yüzünden bu haldeyiz. Sen şunu şunu yaptığın için, şöyle şöyle olduğun için bu haldeyiz. Tabi burada amaç karşı tarafı suçlu hissettirerek kendine bağımlı kılma ve onu daha kolay manipüle etmektir. Tabi biz bu bilgileri karşımıza çıkan her kişiyi hemen kolayca etiketleyelim diye paylaşmıyorum. Amacım asla bu değil. Zira bence bu kelimenin bu kadar çok aranmasının sebebi de kişilerin karşı tarafı hemen kolayca etiketleme çabası, suçlama çabası. Herhangi bir sorunda kendi payımızı görmektense kendi sorumluluğumuzu üstlenmektense hem karşı tarafı etiketlemenin suçlamanın daha kolay olması.
Gaslighting’i anlamak öyle çok da kolay değil
Gaslighting’de kişi bu kötülüğü bir çıkar için sürekli olarak istikrarlı bir biçimde ve kasıtlı yapar. Bu çıkar bazen karşı tarafı alçaltarak kendi öz saygısını yükseltme ya da koruma çabasıdır. Bazen karşı tarafı kendine bağımlı kılma, bir ilişkiyi yönetme, yönlendirme çabasıdır ya da sürdürme çabasıdır. Bazen bir tartışma ya da bir çıkarı kazanmak, bazen de bir kayıptan kaçınmak olabilir. Ancak Gaslighting’de davranış örüntüsü süreklidir. Yani geçici olarak herhangi bir zamana ya da herhangi bir duruma özgü değildir. Zaman zaman hepimiz öfkeli iken kırıcı olabiliriz. Az önce bahsettiğimiz cümlelerden bazılarını öfkeli iken nadiren bizler de kullanmış olabiliriz. Ancak bu o kişiye Gaslighting uyguladığımız anlamına gelmez.
Gaslighting’de duruma ve zamana, koşullara bağlı olmadan bir süreklilik, bir istikrar söz konusudur
Herhangi bir ilişkide kendinizden şüphe ediyorsanız acaba ben de bir sorun mu var diye düşünüyorsanız, çok sık bir şekilde o ilişki içerisinde kendinizi yetersiz, değersiz ya da suçlu hissediyorsanız ortada bir sorun olduğu açıktır. Ancak bu sorunun neden ya da kimden kaynaklandığı konusunda daha net, daha sağlıklı, daha objektif bir bakış açısı kazanabilmek için uzman bir psikoterapistten yardım alabilirsiniz. Gaslighting sadece romantik ilişkilerde değil, arkadaşlık ilişkilerinde, akrabalık ilişkilerinde, aile içinde, iş ilişkilerinde de görülebilir. Yani bir yönetici de çalışanına Gaslighting uygulayabilir.
Gaslighting’in ayrıca toplumsal versiyonu da var
İnternet ve medya yoluyla kasıtlı olarak yayılan sahte, yanlış ya da çarpıtılmış bilgiler, sahte haberler, komplo teorileri, Twitter’daki troller toplumsal Gaslighting bir parçası. Bazen siyasi tercihlerimizi etkilemek, bazen çeşitli konulardaki fikir ve inançlarımızı manipüle etmek, bazen satın alma davranışlarımızı etkilemek gibi farklı amaçlarla bize sunulan yanlış ya da çarpıtılmış bilgiler, bir şekilde kendi gerçekliğimizden şüphe etmemizi sağlayarak fikir ve davranışlarımızı etkileyebiliyor. Aslında televizyonlarda ya da sosyal medyada izlediğimiz pek çok dizi ve program da toplumsal Gaslighting’in bir parçası. Hatta kullandığımız bazı atasözleri ve deyimleri de bunun içerisine koyabiliriz. Örneğin saçı uzun, aklı kısa, kızını dövmeye dizini döver. Bir şeyi adam gibi yapmak, karı gibi gülmek, adam akıllı, adam etmek gibi. Çoğu zaman farkında olmadan kullandığımız pek çok dil kalıbı, kadınların toplumda erkeklere oranla daha aşağıda, daha kötü, daha güçsüz, daha yetersiz olarak kabul edilmesine katkı sağlamıyor mu? İzlediğimiz dizilerde ve programlarda sürekli olarak bize gösterilen tek derdi zengin bir koca bulmak olan, bunun için gerekirse ikinci kadın olmayı kabul eden bir et parçası ya da bir mal gibi alınan, verilen bir erkeğe muhtaç olan, kendi ayaklarının üzerinde duramayan kadınlar, toplumun kadına bakış açısını etkileyerek toplumsal bir Gaslighting yapmıyor mu? Sosyal medyada ve çevremizde her gün gördüğümüz, maruz kaldığımız o görseller, reklamlar, videolar, klipler. Herkesin kusursuz, herkesin çok zengin, çok mutlu, çok başarılı olduğu birtakım yapımlar aslında alttan alta mutlu olabilmek için daha başarılı daha zengin daha güzel olmalısın mesajını vererek bir tür toplumsal Gaslighting yapmıyor mu? Bunlar olmasaydı mesela estetiğe, güzellik sektörüne ya da lüks ürünlere bu kadar çok talep olur muydu? İhtiyacından fazlasını tüketen, bunun için çevreyi, doğayı, hayvanları katleden biz insan türü nasıl bir Gaslighting sonucu buna ikna oluyoruz.