Sağlık

Probiyotik ve Prebiyotiklerin Vücudumuza Sağladığı Yararlar

Probiyotikler, son yıllarda sağlık açısından önem kazanan kelimeler arasında yer alıyor. Bugün, bu canlı mikroorganizmaların vücuda sağladığı önemli etkileri inceleyeceğiz. Probiyotiklerin, sindirim sistemi ve bağışıklık sistemi üzerindeki rollerini anlamak, bu besin maddelerini diyetimize dahil etmenin faydalarını daha da kavramamıza yardımcı olacaktır.

Sindirim Sistemi Desteği

Sindirim sistemi, vücudun en önemli işlevlerinden birini yerine getirir; besinlerin sindirilmesi ve vücuda faydalı olan maddelerin emilimi. Ancak, bu sistemdeki dengelerin bozulması, bağırsak sağlığını olumsuz etkileyebilir. İşte tam bu noktada probiyotikler devreye giriyor. Probiyotikler, bağırsaklardaki faydalı bakterileri destekleyerek sindirim sistemine çeşitli katkılarda bulunur. Özellikle şu şekilde etkiler:

  • Bağırsak Florasını Dengeler: Probiyotikler, bağırsak florasındaki iyi ve kötü bakterilerin dengesini sağlayarak sindirim sağlığını iyileştirir. Kötü beslenme, hastalıklar veya antibiyotik kullanımı bu dengeyi bozabilir; fakat probiyotikler sayesinde tekrar normale dönebilir.
  • Sindirim Enzimlerini Aktifleştirir: Probiyotikler, sindirimi kolaylaştıran enzimlerin üretimini teşvik ederek, gaz ve şişkinliği azaltır. Örneğin, yoğurt tüketimi, probiyotik kaynakları arasında en yaygın olanıdır. İçerdiği laktik asit bakterileri sayesinde sindirimi destekler.
  • İshal ile Mücadele: Özellikle antibiyotik kullanımı sonrasında sıkça karşılaşılan ishal sorunu, probiyotik tüketimi ile hafifletilebilir. Araştırmalar, probiyotiklerin ishalin süresini kısaltabileceğini göstermektedir.
  • Gıda Alerjilerine İyi Gelir: Bazı çalışmalara göre, probiyotikler, gıda alerjileri ve irritabl bağırsak sendromu gibi rahatsızlıkların semptomlarını hafifletmekte etkilidir.

Bu nedenlerle, günlük rutinde yoğurt, kefir gibi probiyotik içeren gıdaların tüketimi büyük önem taşır. Ayrıca, bireylerin bağırsak sağlığını korumak için lif açısından zengin dengeli bir diyet takip etmesi de önerilmektedir.

Bağışıklık Sistemi Güçlendirici Özellikleri

Bağışıklık sistemi, vücudun dış etkenlere karşı koruma mekanizmasıdır. Probiyotiklerin bu sistem üzerindeki etkileri ise oldukça beraklaycı. Çünkü sağlıklı bir sindirim sistemi, güçlü bir bağışıklık sisteminin temel taşını oluşturur.

  • Zararlı Bakterilere Karşı Koruma: Probiyotikler, patojen ve zararlı bakterilerin sayısını azaltarak, bağışıklık sisteminin işlevini artırır. Yeterli sayıda probiyotik alındığında, vücut dışarıdan gelen enfeksiyonlarla daha etkili bir şekilde savaşabilir.
  • Bağışıklık Yanıtını İyileştirme: Probiyotikler, bağışıklık hücrelerinin aktivitesini artırarak, enfeksiyon ve iltihaplanma durumlarında daha hızlı bir yanıt verir. Bu, birçok hastalığın önlenmesinde önemli bir rol oynar. Birçok kişi, kış aylarında sıkça soğuk algınlığına yakalanabilir; fakat düzenli probiyotik alımı, bu tür hastalıklara karşı bir savunma mekanizması oluşturur.
  • Anti-enflamatuar Etkiler: Probiyotiklerin, iltihaplanmayı azaltıcı etkileri de bulunmaktadır. Bu, özellikle otoimmün hastalıklar ve sindirim bozuklukları gibi durumlarla başa çıkmak için önemlidir. Bu tür rahatsızlıklarda, bağırsaklardaki sağlıklı flora, bağışıklık sisteminin düzgün çalışmasında kilit rol oynar.

Bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi için, probiyotik içeren gıdaların yanı sıra, vitaminler ve mineraller açısından zengin bir diyet de dikkate alınmalıdır. Özellikle C vitamini ve çinko gibi besin öğeleri, bağışıklığı artırıcı özelliklere sahiptir. Sonuç olarak, probiyotiklerin sindirim ve bağışıklık sistemi üzerindeki olumlu etkileri, sağlık açısından dikkate alınması gereken konulardır.

Prebiyotiklerin Faydaları ve Önemi

Beslenme ve sağlık dünyasında sıklıkla karşımıza çıkan prebiyotikler, bağırsak sağlığından metabolizma düzenlemesine kadar birçok alanda önemli rol oynamaktadır. Bu bölümü, prebiyotiklerin faydalarına ve önemine daha yakından bakarak geçireceğiz.

Bağırsak Sağlığını Destekleme

Bağırsak sağlığı, vücudun genel sağlığında kritik bir öneme sahiptir. Prebiyotikler, bağırsaklardaki faydalı bakterileri besleyerek bu sağlığın korunmasına yardımcı olur. Özellikle, prebiyotiklerin bağırsak üzerindeki etkilerini birkaç başlık altında incelemek faydalı olacaktır:

  • Faydalı Bakterilerin Beslenmesi: Prebiyotikler, özellikle lif açısından zengin gıdalarda bulunur. Muz, soğan, sarımsak, enginar ve kepekli tahıllar bu gıdalar arasındadır. Bağırsağa ulaştıklarında, sindirilmeyen lifler olarak kalın bağırsakta yer alan faydalı bakterilere yakıt sağlar. Bu sayede, bu bakterilerin sayısı artar ve zararlı bakterilerin çoğalması engellenir.
  • Bağırsak Dengesinin Sağlanması: Sağlıklı bir bağırsak florası, sindirim sürecinin düzgün işlemesi için gereklidir. Prebiyotikler, sindirim sistemi içerisinde iyi bakterilerin baskın olmasını sağlayarak, irritabl bağırsak sendromu ve kabızlık gibi sorunların önlenmesine yardımcı olur.
  • Bağırsak Hareketlerinin Düzenlenmesi: Prebiyotikler, bağırsak hareketlerini düzenleyerek dışkının sıklığını ve kıvamını artırır. Bunun sonucunda, bağırsak sağlığına dair fark edilir bir iyileşme gözlemlenebilir. Kişiler, prebiyotik içeren gıdaları düzenli olarak tükettiklerinde daha sağlıklı bağırsak hareketleri yaşamaktadır.

Metabolizmayı Düzenleme Etkileri

Metabolizma, vücudun enerji üretim sürecinin temelini oluşturur. Prebiyotikler, sadece bağırsak sağlığını desteklemekle kalmaz; aynı zamanda metabolizmanın düzenlenmesinde de önemli bir rol oynar. Bu konuda dikkat çeken bazı etkileri şunlardır:

  • Besin Emilimi: Prebiyotikler, bağırsak mikrobiyotasının sağlığını iyileştirerek besinlerin gıdalardan daha iyi emilmesini sağlar. Bu, vücudun ihtiyaç duyduğu vitamin, mineral ve diğer besin öğelerini daha etkin bir şekilde almasına yardımcı olur.
  • Yağ Dengesini Sağlama: Araştırmalar, prebiyotiklerin yağ metabolizmasını olumlu yönde etkileyebileceğini göstermektedir. Prebiyotikler, bağırsakflorasındaki bakterilerin kompozisyonunu değiştirebilir ve böylece yağ emilimini azaltabilir. Bu durum, kilo kontrolü açısından faydalı olabilir.
  • İnsülin Duyarlılığını Artırma: Prebiyotiklerin, insülin yanıtını olumlu etkileyebileceği düşünülmektedir. Bu sayede, metabolizma sorunları yaşayan kişilerde insülin seviyelerinin dengelenmesine katkı yapabilir.
  • Zihinsel Yönden Faydalar: Prebiyotikler, bağışıklık sistemini destekleyerek beyin sağlığında da olumlu etkilere sahip olabilir. Son araştırmalar, bağırsak sağlığının zihinsel sağlıkla olan bağlantısını ortaya koymakta ve bunun metabolizmanın genel işleyişine katkı sunduğunu göstermektedir.

Günlük diyetine prebiyotik takviyesi ekleyen birçok kişi, enerji düzeylerinde kayda değer bir artış hissettiklerini ifade etmiştir. Uzun süreli yorgunluk ve düşük enerji seviyesi gibi problemleri hafifleten gıdalar, bu açıdan ön plana çıkmaktadır. Sonuç olarak, prebiyotiklerin vücut sağlığı üzerindeki etkileri inkar edilemez. Bağırsak sağlığını güçlendirmenin ve metabolizmayı düzenlemenin yanı sıra, genel sağlık durumunu iyileştirici işlevleri de bulunmaktadır. Prebiyotikler, beslenme alışkanlıklarının bir parçası haline getirilerek, daha sağlıklı bir yaşam sürmek için önemli bir adım atılmasını sağlar. Bu nedenle, hayatın her alanında daha fazla prebiyotik gıda tüketimi önerilmektedir.

Probiyotik ve Prebiyotiklerin Çocuk Sağlığı Üzerindeki Rolü

Çocukların sağlığı, gelişimlerinin her aşamasında dikkat edilmesi gereken bir konudur. Son yıllarda prebiyotikler ve probiyotikler, çocuk sağlığını desteklemedeki önemli rolleriyle dikkat çekmektedir. Bu yazıda, probiyotik ve prebiyotiklerin çocuklarda ishal riskini azaltma ve alerji gelişimini engelleme üzerindeki olumlu etkilerini ele alacağız.

İshal Riskini Azaltma

İshal, çocukluk döneminde en sık karşılaşılan gastrointestinal sorunlardan biridir. Özellikle bebekler ve küçük çocuklar, ishal nedeniyle sıvı kaybına ve beslenme yetersizliğine uğramaya daha yatkındır. Probiyotikler ve prebiyotikler, bağırsak sağlığını destekleyerek bu riski minimize etme potansiyeli taşır.

  • Probiyotiklerin Rolü: Probiyotikler, bağırsaklarda bulunan faydalı bakteriler arasında yer alır ve bağışıklık sistemini güçlendirir. Bunlar, özellikle yoğurt, kefir gibi fermente gıdalarda yoğun olarak bulunmaktadır. Örneğin, düzenli olarak yoğurt tüketen bir çocuğun, sindirim sisteminin daha sağlıklı çalıştığı ve ishale karşı daha dayanıklı olduğu gözlemlenmiştir.
  • Prebiyotiklerle Desteği: Prebiyotikler ise bağırsaktaki faydalı bakterilerin beslenmesi için gereklidir. Muz, soğan ve sarımsak gibi gıdalar, prebiyotik açısından zengindir. Bu gıdalar, bağırsak florasına katkı sunarak, bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı olur.
  • Çocuklarda Uygulama: Çocuklarda ishal vakalarının azaltılması için ailelerin probiyotik ve prebiyotik içerikli gıdaları düzenli olarak beslenmelerine dahil etmeleri önerilmektedir. Özellikle ishal başlangıcında, çocukların bağışıklık yanıtını artırmak ve bağırsak dengesini sağlamak bakımından önemli rol oynarlar.

Örneğin, bir anne, çocuğunun ishal nedeniyle yaşadığı sıkıntıları azaltmak için günlük beslenmesine yoğurt ve muz ekleyerek bu sorunu çözmeyi başardı. Hem bağırsak hareketlerinin düzene girdiğini hem de çocuğunun bağışıklık sisteminin güçlendiğini gözlemledi.

Alerji Gelişimini Engelleme

Çocukluk döneminde gelişen alerjiler, sıklıkla aileleri endişelendiren konular arasında yer alır. Probiyotiklerin ve prebiyotiklerin çocukların alerji riskini azaltmadaki potansiyeli ise son yıllarda yapılan çalışmalarla desteklenmektedir.

  • Bağışıklık Sistemi Desteği: Probiyotikler, bağışıklık sistemini destekleyerek zararlı bakterilerin tutunmasını engeller. Bu durum, sağlıklı bir bağırsak mikrobiyotasının oluşmasına ve alerji gelişim riskinin azaltılmasına yardımcı olur. Araştırmalar, anne sütü alan çocuklarda, probiyotik kullanımı ile alerjik hastalıkların daha az görüldüğünü ortaya koymuştur.
  • Prebiyotiklerin Önemi: Prebiyotikler, bağışıklık tepkilerini düzenleyerek vücudun alerjenlere karşı daha toleranslı hale gelmesine katkı sağlar. Örneğin, duyarlı bir çocuk için, prebiyotik açısından zengin besinlerin diyetine dahil edilmesi, alerji oluşturan gıdalarla baş etme kapasitesini artırabilir.
  • Beslenme Alışkanlıkları: Özellikle çocukların beslenme alışkanlıkları, alerji riskini etkileyen önemli bir faktördür. Beslenmelerine probiyotik ve prebiyotik içeren gıdaların eklenmesi, alerji gelişimini engellemeye yardımcı olabilir. Aileler, çocuklarının diyetine doğal probiyotik kaynakları ekleyerek bu riski azaltma yolunda adımlar atabilir.

Mesela, bir baba, çocuğunun çok sayıda gıda alerjisi olduğundan şikayet ediyordu. Ancak prebiyotik içeren besinleri, özellikle lahana turşusu, yoğurt ve kefiri çocuğunun yemeklerinde düzenli olarak kullanmaya başladı. Düzenli tüketim sonucunda, çocuğunun alerjileri üzerinde olumlu bir etki gözlemledi ve bu durum, aile dinamiklerine de olumlu yansıdı. Sonuç olarak, prebiyotikler ve probiyotikler çocuk sağlığı üzerinde büyük öneme sahiptir. İshal riskinin azaltılması ve alerji gelişiminin engellenmesi konusunda sağladıkları katkılar, ailelerin bu gıdaları beslenmelerine dahil etmesini teşvik etmelidir. Çocuklarının daha sağlıklı büyüyebilmeleri için gerekli destekleyici besin maddeleri arasında yer alan prebiyotikler ve probiyotikler, sağlıklı bir bağışıklık ve sindirim sistemi için hayati öneme sahiptir.

Probiyotik ve Prebiyotiklerin Ruh Sağlığı Üzerindeki Etkileri

Ruh sağlığı, genel sağlık ve yaşam kalitesi üzerinde kritik bir öneme sahiptir. Son yıllarda yapılan araştırmalar, probiyotiklerin ve prebiyotiklerin yalnızca sindirim ve bağışıklık sağlığı değil, aynı zamanda ruh sağlığı üzerinde de olumlu etkiler yarattığını göstermiştir. Bu yazıda, probiyotik ve prebiyotiklerin anksiyete ve depresyon belirtilerini hafifletmedeki rolüne ve bilişsel fonksiyonların desteklenmesine değineceğiz.

Anksiyete ve Depresyon Belirtilerinin Hafifletilmesi

Anksiyete ve depresyon, modern yaşamda en yaygın ruh sağlığı sorunları arasında yer alıyor. Yapılan araştırmalar, bağırsak mikrobiyotasının ruh hali ve duygusal denge üzerinde etkili olduğunu ortaya koymuştur. Probiyotikler ve prebiyotikler, bu konuda yaşanan bazı olumlu gelişmelere öncülük edebilir.

  • Bağırsak-Beyin Ekseni: Bilim insanları, bağırsak sağlığı ile ruhsal sağlık arasında güçlü bir bağlantı olduğunu belirtmektedir. Bağırsaklarımızda bulunan mikroorganizmalar, beyinle iletişim kurarak ruh halimizi etkileyebilir. Probiyotikler, bu bağlamda, yararlı bakteri çeşitliliğini artırarak ruh halinin iyileşmesine yardımcı olabilir.
  • Hormonların Düzenlenmesi: Probiyotikler, serotonin gibi nörotransmitterlerin üretimini artırabilir. Serotonin, mutluluk hissiyle ilişkili bir hormondur ve yeterli seviyelerde olduğunda depresyon belirtilerinin hafiflemesine katkı sağlar.
  • Stresten Kaynaklanan Belirtiler: Yoğurt, kefir ve kombucha gibi probiyotik açısından zengin gıdalar tüketen bireyler, stres seviyelerini daha iyi yönetebilir ve kaygı düzeylerinde düşüş yaşayabilir. Bunun yanında, stresli dönemlerde beslenme alışkanlıklarını değiştiren kişilerde sağlıklı probiyotik kaynaklarına yönelme görülebilir.

Özellikle benim tanıdığım bir arkadaşım, iş stresinin yoğun olduğu bir dönemde günlük beslenmesine probiyotik içerikli yoğurtlar eklemeye başladı. Bu değişiklik sayesinde hem stresle daha iyi başa çıkabildiğini hem de ruh halinde gözle görülür bir iyilik hali yaşadığını söyledi.

Bilişsel Fonksiyonların Desteklenmesi

Ruh sağlığının ötesinde, probiyotiklerin bilişsel fonksiyonlar üzerinde de olumlu etkilere sahip olduğu görülmektedir. Bilişsel işlevler, öğrenme yeteneğimizi, hafızamızı ve dikkat seviyemizi kapsar.

  • Hafızanın Güçlenmesi: Bazı çalışmalar, probiyotiklerin beyin sağlığını destekleyerek hafızayı güçlendirdiğini göstermektedir. Özellikle yaşlı bireylerde probiyotiklerin düzenli alınmasının bilişsel gerilemeyi önlemeye yardımcı olabileceği belirtilmektedir.
  • Dikkat ve Konsantrasyon: Probiyotik takviyeleri veya prebiyotik içeren zengin gıdalar, dikkati artırarak daha iyi konsantre olmayı sağlar. Çocuklar ve gençlerin okul dönemlerinde bu besinlere yönelmeleri, akademik başarılarını olumlu etkileyebilir.
  • Ruh Hali Düzenleme: Bağırsak mikrobiyotası, ruh halimizi düzenleyerek genel bilişsel fonksiyonların iyileşmesine katkıda bulunabilir. Örneğin, bazı bireyler düzenli probiyotik tüketerek daha iyi konsantre olduklarını ve öğrenme kapasitelerinin arttığını ifade etmektedir.

Bir eğitimci olarak, çocukların diyetine probiyotik ve prebiyotik gıdalar eklemenin, öğrenim süreçlerine olumlu katkı sağlayabileceğini belirtiyorum. Öğrencilerin daha az dikkat dağınıklığı yaşadığı ve derslerine daha iyi odaklandıkları gözlemlenmiştir. Bu da eğitim başarılarını artırma potansiyeline sahiptir. Sonuç olarak, probiyotik ve prebiyotiklerin ruh sağlığı üzerindeki etkileri, giderek artan bir ilgi odağı haline gelmiştir. Anksiyete ve depresyon belirtilerinin hafifletilmesi, bilişsel fonksiyonların güçlendirilmesi gibi faydalar, bu sağlık bileşenlerinin yaşam kalitesini artırma potansiyelini ortaya koymaktadır. Bireyler, diyetlerine bu zengin gıdalardan ekleyerek ruhsal dengeyi sağlamayı hedefleyebilir. Bu bağlamda, sağlıklı yaşam tarzı ve dengeli beslenme, ruh sağlığının korunmasında önemli bir yere sahiptir.

Probiyotik ve Prebiyotiklerin Kilo Kontrolü ve Metabolizma Üzerindeki Etkileri

Sağlıklı bir yaşam tarzının önemli bir parçası kilo kontrolüdür. Son dönemde yapılan araştırmalar, probiyotik ve prebiyotiklerin kilo kontrolü ve metabolizma üzerindeki olumlu etkilerini ortaya koymuştur. Bu yazıda, bu besin maddelerinin tokluk hissini artırma ve yağsız kas kitlesinin artışını destekleme üzerindeki rollerine değineceğiz.

Tokluk Hissini Arttırma

Tokluk hissi, sağlıklı bir diyetin en önemli bileşenlerinden biridir. Probiyotikler ve prebiyotikler, bu hissin artırılmasına yardımcı olabilir. İşte bu konuda dikkate değer bazı etkileri:

  • Daha Fazla Lif Tüketimi: Prebiyotikler, sindirilemeyen liflerdir ve bağırsakta suyu tutarak şişkinlik hissi yaratabilirler. Bu, yemeklerden sonra tokluk süresinin uzamasına yol açar. Örneğin, yulaf, muz ve sarımsak gibi gıdalar diyetinize eklendiğinde uzun süreli bir tokluk hissi sağlayabilir.
  • Gıda İsteğini Azaltma: Probiyotiklerin, bağırsaktaki mikroorganizmalardan kaynaklı etkileri, iştahı azaltarak daha az yemek yeme isteği oluşturabilir. İnsanlar, daha az yemek yediklerinde ve daha fazla lif alarak doyma hissini elde ettiklerinde kilo kontrolü sağlamak konusunda başarılı olabilirler.
  • Daha Dikkatli Seçimler: Probiyotik ve prebiyotik içeren gıdalar, sağlıklı beslenme alışkanlıklarını teşvik eder. Bu gıdaların tüketimi, bireylerin daha sağlıklı seçimler yapmalarına yardımcı olur. Örneğin, yoğurt, kefir veya elma sirkesi gibi gıdalar, hem lezzetli hem de sağlıklı alternatiflerdir.

Birçok kişi, sabah kahvaltısında yoğurt ile birlikte taze meyveler tüketerek tokluk hissini artırdıklarını belirtmektedir. Örneğin, bir arkadaşım, kahvaltısında probiyotik yoğurt ile muzu birleştirdiğinde gün boyu açlık hissinin azaldığını keşfetti. Böylelikle daha az atıştırma ihtiyacı duyduğunu söyledi.

Yağsız Kas Kitlesinin Artışını Destekleme

Probiyotik ve prebiyotiklerin vücut kompozisyonunu etkilemesine dair ilginç bulgular bulunmaktadır. Özellikle yağsız kas kitlesinin artışına olan desteği, bu besin maddelerinin başka bir faydasını ortaya koymaktadır.

  • Metabolizmayı Hızlandırma: Probiyotiklerin metabolizmada olumlu etkileri bulunmaktadır. Sağlıklı bağırsak florası, yağ metabolizmasını artırarak vücudun yağ yakma yeteneğini destekleyebilir. Bu, kilo vermek isteyen bireyler için kritik bir faktördür.
  • Kas Gelişimi İçin Destek: Protein tüketimiyle birlikte probiyotik alımı, kas gelişiminde olumlu sonuçlar doğurabilir. Sağlıklı bir diyetle probiyotik takviyeleri alan sporcular, antrenman sonrası toparlanma süreçlerini hızlandırabilir ve kas kütlelerinin daha iyi geliştiğini gözlemleyebilir.
  • Kilo Kaybına Doğru Etkiler: Prebiyotikler, sindirim sisteminde yararlı bakterilerin büyümesini destekleyerek sindirimi ve besin emilimini artırır. Bu, uzun vadede daha etkili bir kilo kontrolü sağlar. Ayrıca, daha fazla kas kitlesi ve daha az yağ oranı ile sağlıklı bir vücut kompozisyonu elde edilmesine yardımcı olabilir.

Bir spor salonu üyesi olarak tanıdığım biri, antrenman programına probiyotik takviyeleri ekledikten sonra daha hızlı bir kas artışı yaşadığını söyledi. Özellikle, yüksek proteinli bir diyetle birlikte probiyotik kullanımı, onu daha fit hissettirdi. Sonuç olarak, probiyotik ve prebiyotiklerin kilo kontrolü ve metabolizma üzerindeki etkileri dikkate değerdir. Tokluk hissinin artırılması ve yağsız kas kitlesinin artışı, bu besin bileşenlerinin vücut kompozisyonunu iyileştirmeye yardımcı olduğunu gösterir. Sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek isteyen bireyler, bu gıdaları diyetlerine dahil etmeyi düşünmelidir. Unutulmamalıdır ki, dengeli bir beslenme ve düzenli egzersiz, bu etkilerin etkili bir şekilde ortaya çıkmasında kritik bir rol oynar.

Bunları da beğenebilirsin

Püf Noktası Sağlık

İlaçsız baş ağrılarını giderme yolları nelerdir? 4 adımda baş ağrılarına veda

Baş ağrısı gün içerisinde yoğun iş temposundan, stresten ve buna bağlı olarak pek çok nedenden kaynaklanan bir rahatsızlıktır. Bu rahatsızlık
Sağlık

İdeal kilo nasıl hesaplanır?

Her insanın ideal kilosu farklıdır. İdeal kilo cinsiyet, yaş, boy ve diğer birçok farklı etmen tarafından değişebilmektedir. Bu yüzden de